Mykonos notları

Kız erkek ve geyler var
Üç tür,ne biri fazla,ne diğeri eksik..
İnsanlar birbirini yadırgamıyor
Medeniyet,hoşgörüyü doğurmuş çoktan,üzerinden de belli ki çok zaman geçmiş..
Geyler de bizim buradakiler gibi değil,kırıtmıyolar pek,ya da rahatsız edici aşırılıkları yok,o da belli ki medeniyet denen illetten.
Herkesin kendine güveni tam,
Niye eksik olsun ki zaten ?
Bizim niye eksik ki zaten?
Kadınlar güzel.
kısa bacaklı,küçük göğüslü,büyük kıçlı kızlar malesef galiba sadece bizde var,göbekli erkekler de..
Kadınlar güzel,
Belli ki sadece nutella ve mantıyla beslenmiyolar
G string giymeyi yeni yeni öğrenen kadınlarımızın buradaki bikinilere ulaşma şansınıysa pek olası görmüyorum,zira bu gün normal mayolu bir kadın gördük,hepimiz baktık,plaja pardüsöyle gelmiş gibi..
Burada bir kız ısmarladığın içkiyi kabul ediyorsa seninle olmayı kabul ediyor demek.bizde kızlar hem sana ödetir,hem vermez,hangisi daha namuslu,bilmiyorum.namus ne ki zaten onu da bilmiyorum;gizli vermek mi,14 yaşında kızla evlenmekmi,ya da birkaç tanesiyle evlenince nasıl namuslu oluyosun,senelerce anal ve oral sex yapıp,düğününde kırmızı kurdale takmak mı,akrabanla evlenmek mi..peki namussuzluk ne,bara gitmek mi,hoşlandığın kişiyle beraber olmak namussuzluk mu,ya da mini etek ya da bikini giymek..
Yok çok yolumuz var,ben görmem bile.
Kürt arkadaşlara istediklerini versek,
Yobaz konya,sivas,yozgat,iç anadolu,karadeniz hepsini çitle çevirsek belki çocuklarımız rahat eder,parçalandıktan sonra abd ve ya israil ensemizde bitmezse..
Yok çok yolumuz var
Bizim yazarlarımız hapiste
Askerimiz medeniyet yolundaki tuzakta sıkıştı kaldı,şimdi içerde..
Çocuklarımız ölüyor eylem yapıyorlar diye,kardeşlerimiz ölüyor,eylem yapıyorlar diye..
Ateşböceklerimiz söndürülüyor tuvalet terlikleriyle
Çok yolumuz çok
Ben görmem de..
İki adım ötende on liraya jumbo karides veriyorlar,kriz bizi ağır vurdu diyenler,sen iki torba bulgura ülkeni satıyosun,şükrederken..bırak jumboları seni yönetenler yesin,bırak suyunu fransız içsin,sen damıtma su iç,bırak et yeme zaten kafan falan çalışır,oruç tut 12 saat,iftarda da kola iç..

Efilti

Göz açıp kapayana kadar olacak herşey
Göz açıp kapayana kadar
Sevileceksin
Yaşanacak
Tükeneceksin
Göz açıp kapayana kadar
Umacak
Vazgeçeceksin
Benimle de olsan
Ya da her kimseyle

Yaşanmış gerçekler
Yaşanacak sırlara kefil
Derin içsel hesaplar
Esiyor efil efil

dünkü bokun özrü

ıkın!...diye bağırıyorlardı anneme,
ilk bok muamelemi bu ülkede doğarak gördüm..
anaokulu çağımda tulavet diyebiliyordum tuvalete,
gülüyordu öğretmenler,altıma yaptım hep bilerek,
dört anaokulundan atıldım en az,
ve binlerce temizlettiğim bok..
anneanneme de fazla geldim,
teyzemin,annemden üç gün önce ıkındığı
kuzenime baktığı için.
babaannemin evinde tam işler yoluna girdi,
izmire taşındık,
babam ve annem,neden evli olduklarını
başka şehirde çözebileceklerini sandıkları için.

  ilkokulda pekiyim olmadı resimden başka,
öğretmenlerimin ne muamelesi yaptığını
  söylememe gerek yok..

ilk aşkım da ilkokulda bok muamelesi yaptı,ikincisi de..
kural bu sandım ilişkide.
erken dönemimde bok üzerine kurulmuş paradigmaların
izleri çıkar halen bende zaman zaman,
yoksa kimseye kötü davranamam.

canım benim

güzelliğin beş para etmez,
bu bendeki sevdan olmasa demiş veysel,
yazılan şiirlerin,şarkıların,
beş para etmiyeceğini diyememiş
             güzelliğin olmasa..
o'na lakabını veren aşkın
veysel'e oyunu mu bu pesimizm,
güzelliğinin bendeki etkisi mi hadsizliğim,
adın kaldı kalmasına veyselciğim,
onsekiz yaşında rockçıların dilinde türkülerin,
lakabın da kaldı,
yakışmadı hiç bir evliye
  sana yakıştığı gibi veyselciğim..

sekiz ya da fazlası..

onun attığı her yeni kolda,
ben birini geri çektim.
uyumsuz ahtapotlardık,
geriye ortalığı bulandırıp kaçmak kaldı,
son bir göz göze gelip..

tuzlu hayal..

yatsam bir steinwayin içine,boyluboyunca tellere,sırtüstü,
sen piyanist olsan,chopin çalsan orkestrayla,konçerto,
bilmemkaç parça tahta ve keçeden geçse sevgin,
okşarken tuşları hissetsem ruhunu içimde,öylece,
eslerinde uzansan saçlarıma usulca,bakışsak,
sonra devam etsen sırtımı okşamaya,
piyanonun kapağından bakarken sana,
uzanıp,kaşlarında biriken tuzlu ruhunu sıyırdığım parmağımla ,
   öpüşsem dakikalarca...

ama olmazdı zaten,
içine yatınca çıkmazdı takırtıdan başka ses piyanodan,
orkestra da kabul etmezdi,şef de beni orada,
ve senin ifaden zaten olmazdı chopin,
    belki beethoven,biraz gershwin..

tek olası kısmı hayalimin,
tadına bakabileceğim tuzlu suyun,
onun da içinde olurmu bilmem ruhun,
onun da içinde bilmem olurmu ruhun..

püsküllü..

kartalın gölgesi kararttı silüetini,
ben korkuluktum..
kargaları kovdum ama,
kartala ne yapabilirdim..

kartal da anlamazdı tanelerinden,
döktü yerlere saçtı gitti..
ben yine kovdum kargaları ama,
böcekler yedi,yer yedi..

yine de korurum koçanını,
   bana bakan bir kaç diş..
eşşeği beklerim son çare,
seni de yesin,beni de,
sıçar belki kalanlarımızı birlikte,
yaşarız tanesiz çaresiz ama iç içe,
belki top eder bir böcek götürür eşine,
belki toprağa karışırız çaresiz, tanesiz,  iç içe...
         

kuş at ve ılan..

at binenindir,kılıç kuşananın,
kadın bazen senindir bazen kuşananın..
  felsefe yapanındır,kuş ananın,
         doğa ananın..
kalem tutanındır,şehirler kuşatanın,
sınırlar çizilir,doğa çizenin,
         kuş taş atanın..
düşünce yazanındır,hapis yatanın,
suç,ya ananındır ya atanın,
  ya da seni suçlu gören vatanın...
sanat üretenindir,suç atanın,
belki benim,belki sen,
 bire bin katanın...

madem..

halk değil divan edebiyatı yaşattın bana,
ödül değil mükafat,
  sade değil süslü,
    gerçek değil abartı yaşattın bana,
    yalan değil abartı..
inanılası güzellikte,şaşırtıcı çirkinlikte..
ilişki değil ilüzyon yaşattın bana,
gökkuşağından çaldığın renklerle,
kendini değil beni yaşattın bana,
 yalan değil abartı..

kuşlar da...

evet onu daha çok seviyorsun da,
biz hiç seninle olmadık ki..
evet hayatını,düzenini seviyorsun da,
biz hiç olamadık..
   yapıştığın hayatında yine de umarım,
   daha mutlusundur midyelerden,sarmaşıktan,
      ama balıklar da var,bulutlar da..